Hani bazı çocukluk arkdaşlarınız vardır. Oldum olası kankasınızdır. Ne zaman tanıştığınızı hatırlamaz ve de umursamazsınız. Arkadaşınızdır işte o. Bu yeterlidir. Spawn da biraz benim için öyle aslında. Ne arkadaş ama. Ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyorum. Halbuki Spawn’ın ilk sayısının Amerika’da yayınlandığı sırada 11 yaşındaydım, sadece çizgi roman ve (tabiiki de çok da birşey anlamadan) Asimov okuyordum. Bu 1992 yılı oluyor. Spawn’ın Türkiye’de duyulması birkaç sene almıştır. Yani demek istediğim; Spawn’la tanışmamızı, aslında çok da küçük sayılamayacak bir yaşta olmama rağmen hatırlamıyorum.
Yanılmıyorsam Türkiye’e ilk olarak Spawn’ın çizgi romanından önce sinema filmi gelmişti. Büyük bir heyecanla izlemiştim çünkü Spawn’ı biliyordum ancak kim ya da ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Film iyi değildi. Ama o zamanlarda çekilen süper kahraman ve fantazi filmlerine göre (Batman & Robin eheh) belki birazcık daha ‘dolu’ bir yapımdı . Keskin zekalı arkadaşlarımız bu sivrilmenin o dandik filmden değil, filmin hammadesi olan çizgi romandan kaynaklandığını anlamışlardır. Film Türkiye sinemalarında oynadıktan kısa bir süre sonra da Arkabahçe Yayıncılık tarafından Türkçe olarak yayınlanmıştı. Daha gazete bayisine gitmeden aklımda kalan film karelerinden o ilk sayının içeriğini gözümde canlandırabiliyordum. Ancak bu, orijinaline sadık kalınarak Türkçe olarak basılmış Spawn#1’i okurken duyduğum heyecanı bir nebze olsun azaltmadı.

İlk sayıyı okumayı bitirdiğimde kendimi biraz üzgün hissetmiştim. Çok birşey anlaşılmıyordu ilk sayıdan. Üstüne üstlük çizgi romanın dili Türk okuyucusunun alışık olmadığı bir dildi ve açıkcası bu biraz yadırgamama sebep olmuştu. Ancak yine de Spawn, spawn’dı. Belli ki ortada bir potansiyel vardı ve ben, ne olursa olsun bu çizgi romanı okuyacaktım. Sayılar türkçe yayınlanmaya devam ettikçe öykü de gittikçe heyecanlanmaya başladı ancak buna paralel olarak da içimi bir huzursuzluk kaplamaya başladı. Biliyordum ki bu güzel ve zengin hikayeyinin tamamını bu şekilde (yani orijinali gibi ancak türkçe) okuyamayacaktım. Sonuçta Türkiye’de yaşıyorduk. Ne özveriyle, ne iyi niyetle ve umutla çıkan çizgi romanlar çıkmıştı ve sonlanmıştı. Daha kaç sayı devam edebilirdi ki? SOnuçta Spawn’ın 10 küsürüncü sayısından sonra yayını durdurulduğunda bu benim için bir süpriz olmadı.
Fazla uzatmayım. Yıllar boyunca o sayı senin bu sayı benim derken yakın zamanda Spawn’ın ana serisinin hemen hemen tüm sayılarını kronolojik olarak okumayı başardım. Spawn şu an 195. sayısında. 92 yılından beri yani hemen hemen 18 senedir yayında. 195 sayı okuduktan sonra insanın bunu sindirmesi zaman alıyor ama tadı da bir başka oluyor.
Bu 2 bölümlük yazının ilk bölümünde Spawn’ın 18 senelik geçmişinin kaba bir özetini bulacaksınız. Bu özeti hazırlarken tembelliğim yüzünden Wikipedia’nın Spawn entry’sini baz aldım (Kısmen çevirdim desem daha doğru olur, başlıklar bile benzer). Bazı şeyleri kırptım, bazı gerekli gördüğüm şeyleri de ekledim. Yazının ikinci bölümünde ise Spawn’ı bir çizgi roman eseri olarak değerlendirmeye çalıştım.
Okumaya devam et →